18.11.10

Ben en çok birinin hayali olmak isterdim
Düşün birinde pembe iskarpinli küçük bir kız çocuğu
Rengarenk balonları olan
Bir seferlik de olsa patlatmayıp onları
Göğe salan
Kıvırcık saçlı yeşil gözlü minik bir kız
İçten içe yalvardığın tanrıya
Bir gün kızın olsun
Ve düşündeki o olsun


Ben en çok birinin hayali olmak isterdim
Su gibi hasret duyduğu
Yanıbaşında, sımsıcak

13.11.10

Bugün yalnız benim için bir yıldız kaydı
Pembe parıltılı rüyalar istedim
Çünkü uzun zamandır kelebekler konmuyor parmaklarıma
Sana sarıldığımda
Canım çikolata çekmiyor artık
Aramızda akşamdan kalma bir dargınlık
Omzundaki melekleri kumarda kaybettim sana söylemeden
Bir farketsen
Kollarımdaki kesikler hep ateşböceklerinden
Seninse içince bir çingene
Gül ağacına adak hıdırellez gecelerinde

10.11.10

Kapıyı çarpıp çıktığında
Arkanda sadece en kötü anılarını bırakmıştın
"Seni hep güzel anılarla hatırlamak istiyorum" demiştin ya
Bana bir tane bile bırakmamışsın


Gözlerimi kapattığımda camda bir tıkırtı duyuyorum
Beş sen önce okulun ilk zamanları
Pencere pervazında oturmuşum
Rüzgarda sallanan ağaçlara dalımışım
Bir tıkırtı
Karşımda dünyanın en yeşil, en güzel gözleriyle sen
Bütün ağaçlardan, bütün eriklerden
Küçükken sahip olduğum tüm bilyelerden bile yeşil gözlerin
Ve aşk ve hayranlık ve ardından gelen en derin umutsuzluk


Elimde kalan tek güzel anım bu belki
Sonuna kadar getiremediğim
Bizim gibi yarım.

06.11.10

Bilmediğin bir yatakta
Bambaşka kokan bir yastıkta yatmak
Ama yine de evinde gibi
Sevdiğinin koynunda gibi
Huzurla, güvenle yummak gözlerini
Uzaktan belli belirsiz gelen dost nefesinin rahatlığıdır işte
Seni uzaktan yollardan getiren
İki dudak arasındaki sigara kadardır muhabbet diyerek
İki paketi bitiren

05.11.10

Bir sabah uyandığımda
Dünya dediğim, yemyeşil kırlar
Uzaktan turuncu saçlı, yalın ayak bir kız seslenir
Ellerinde aşk papatyaları
"Kokla" der bana
Uzanırım bilinmedik kokulara
Hafiften bir rüzgar eser
Saçlarım havalanır da turuncuya boyanır
Portakal çiçekleri yuvalanır aralarına
Yaz kış turuncu kokar tenim

04.11.10

Gündüz dediğimiz bir tarlakuşu cıvıltısı
Gecelerse baykuşla rakı sofrası
Sarı-siyah günlerde derin devlet meseleleri
Konuşmak değil yaptığınız
İki dudak arasında, atıp tutmak anıları


Çift yüzlü aynalardan
Siz kendinize bakarken
Arada kalan ruhum,
Sırdan daha ince
Yansıtırım tüm karalarınızı
Benmişçesine


Baykuştan kalma gecelerden
Baş ağrısına uyanan tarlakuşları
Bulanık gri günlerde derler tasalar
İçinizde kuvvetli bir kusma isteği,
Ağır gelen sırları...

03.11.10

Sevmiyorum sizi
Oysa siz bana baktığınızda
Hala o eski insanı görüyorsunuz
Artık var olmadığımı açıklayamam belki
Ama eğer yeteri kadar sıkı sarılırsanız
İçi boş bir kabuk olduğumu anlarsınız

2.11.10

Her damla şaraptan sonra
Fısıldıyorlar bana
"Senin adın lâl
Bundandır böyle kırmızıya duyduğun derin özlem
Bundandır nerde kadeh orda sen"
Her fısıltıda şişe büyüyor
Şarabımsa azalıp duruyor


Gece yalnız bir kadınken uyumaya giden
Ben onun akmış makyajını siliyorum
O da benim gözyaşlarımı...

1.11.10

Kahverendi gecelerim var benim,
Kahverengi kadar eski ve küf kokan
Kesik kesik nefeslerim
Bileğimden kan akıyor olabilir ya da
O kadar canım yanıyordur ki ağlayamam
Biraz bitki çayı
Biraz mum damlaları avucumdaki
Üst üste içilen sigaralar, habersiz
Yarı beline kadar camdan sarkan bir kız
Yalnızız
Cesetleri kıskandıracak kadar yalnız
Dost gözlerin kaçışlarında sabit bakışlarımız
Soluk kesen gecelerimiz var
Yalanlar üzerine kurulu ve samimiyetsiz

31.10.10

I am not perfectly released from my memories.
Do you, my dear?
Sometimes, when you are sleepy,
You call me your eternaty and
You say this is the way we feel.
Another day,
All the rejections and regret.
I imagine us sitting closely and laughing.
We are pure and innocent.
I look at you,
I look after you.
My love, do you understand how I belong to you?

30.10.10

Kadın yalnızdı odada
Erkek yok, belki de hiç olmadı
Bir tek kokusu perdeden içeri sızıyor
Donakalıyor Kadın
Haftalar önce yaktı yatak çarşaflarını,
Ona özel aldığı çamaşırları teker teker parçaladı,
Hiç acımadı en sevdiği
Ama Erkeğin dudaklarının değdiği
Yaldızlı kadehleri kırarken canı.
Bir anlık hataya bile yer yokken hayatında
Bu koku
Nerden çıkmıştı ya


Kadın sustu, sustu, sustu
Odasının duvarlarında patlıyordu
Onun ve onun gibilerin yıllardır attığı sessiz çığlıklar
Bir eşyaymışçasına kendini duvara savurduğunu fark edemezdi bile


Sunmuştu Kadın kendini
Erkeğin kokusu onun içine girdiğinde
Terlemişti ister istemez
Sanki kendisi gelmiş gibi buyur etmişti onu içine
Beyni ona oyunlar oynuyor olmalıydı
Kendisi bir kutsal fahişe
Erkeğin kokusu da en güçlü buhur


Yalnızdı hala Kadın odada
Koku kayıp, yitik ve alışılmış
Erkek yok, belki de hiç olmadı
Uyku, uyku perisi ve kara düşler sızıyordu artık perdeden.

29.07.07

Gözyaşlarımın arkasına saklandım
Gizledim düşlerimi
Maskelerin karanlığına sığındım
Yok ettim gerçeğimi


Bir kukla gibi yaşıyorum hayatı
Boğazıma dolanan iplerle ben
Gülüyorum herkese inat
Perde kapanıp, rol bitmeden


Sessizliğimde duydum
Bakışlarında gördüm
Dokunurken bildim
Dünya koca bir sahne


Kahkahalarla kandırdım herkesi
Mutluluğa inandırdım
Fısıltılarla uyuttum kalpleri
Gözlerini hayallerle bağladım

29.10.10

Sen gittin, yarım kaldım
Tüm kırmızılarım terk ettiler beni
Gözlerin griye çaldı
Saçlarım birer sonbahar yaprağı
Ne zaman ki renkler beni terk etti
Sigaram düştü dudağımdan
Hafif bir meltem bile esmedi
Anladım, gitmişsin
Tırnağımdaki, dudağımdaki
İçimdeki tüm kırmızıları da götürmüşsün yanında
Bir şişe şarabım kaldı, bir paket de sigara
Gri kızıl kırmızı siyah
Asla içilmeyecek ikinci bir kadeh
Asla el sürülmeyecek bir sigara
Tüm kırmızılarım terk etmişken beni
Hala sana üzülebiliyorum
Ve dudakların deyip son kızıldan bir yudum alıyorum...

28.10.10

İyi değilim
Yanımda kimse yok
İyi değilim ama yanımda biri olmasına gerek yok
Tüm kötü alışkanlıklarımdan olduğu gibi
Beni aciz bırakan insanlardan da kurtuldum
Ne bir adım geri ne de ileri hayatım
Düz dümdüz bir adam gibi
Güz sertken, yağmurda koşmak gibi
Ağlarken çıkardığın peçeteyi arkadaşına uzatmak gibi
Nefes alamazken, sorulardan kaçmak için gülümsemek gibi
Düz insanların yaşamı bizimkisi
Güz sertken, yanında kimse yokken, nefessizken...